28 Temmuz 2009

Gökova tekne gezimiz 3.gün (Büyükçatı - Amazon - Küfre)

Vira demir!
Kalkar kalkmaz kendimizi denize attık. Güne başlamanın en muhteşem şekli... Güzel bir kahvaltı ve artık demir alma vakti. Oldukça kaloma sermişiz toplamak biraz uzun sürdü. Cyclades39 model Daisy isimli teknemizle koyun dışına çıktık ve imarine'in koydan çıkmasını bekledik. Küçük Çatı, yanındaki Balıkaşıran, Çilekli koyunu gezerek Bördübet Koyu’na vardık. Bu koya Amazon kamping adını vermiş. Doğanın büyüleyici güzelliği göz kamaştırıcı. imarine demir attı ve kıçtan kara bağlandı. Geçici bir demirleme denize girme ve öğle yemeği arasının ardından tekrar yola çıkacağız. Biz de imarine'in rüzgar altına aborda olduk. Rahat bir duraklama sohbet muhabbet...

Öğleden sonra tekrar hareket bu sefer rotamız Yedi Adalar. Yedi adalar mevkiinde imarine duraklayacak emniyetli bir yer bulamadı, bulsada beğenemedi. Gezi konusunda bizlerden deneyimli oldukları için gezimizin kaptan teknesi imarine. Onlar nereye biz oraya. En sonunda Kufre koyunda kalmaya karar verildi. Kufrede eski bir restoranın attığı boş bir tonoz bulan imarine hemen bu tonoza bağlanarak kıçtan kara yerini aldı. Bizde onların rüzgar altına demir döşedik. Kıçtan koltuk halatımızı Atakan aldı ve karadaki sağlamca bir kayaya bağladı. İkinci açmazımı alırken talihsiz bir şekilde kayıp düşen Atakan "Beyler ben bittim. Bundan sonra kendi başınızı çağresine bakın" diyerek ikinci koltuğumuzu maalesef alamadı. Film karesine benzeyen bu anı da tatilimizin ilginç olaylarından biri olarak hafızalarımızdaki yerini aldı :)

İlhan ve ben şişme bot ile azmak başına gidip ekmek domates ve başka neler bulabiliriz diye bakmaya karar verdik. Azmak başı çok sığ neredeyse 20 cm derinliğinde idi. Sazlıkların yanını takip eden 30-40 cm derinliğinde bir su bulduk. Takip ettiğimizde neredeyse sazlıkların içinde gizli küçücük tahta bir iskele bulduk. İskeleye çıktık ve iskelenin sahibi köylüler ile tanıştık. Uzun keyifli vir sohbet yaptık. Köylüler bizim için tava ekmeği yapabileceklerini ve bahçelerinden bir miktar birşeyler bulabileceklerini söylediler. Tava ekmeklerini almak için 21:30 da tekrar gelmek üzere sözleştik. Yanımıza soğuk muhteşem lezzetli kavunlarından alarak tekneye döndük.

Uğur abi ile şişme botla karaya çıkıp koşmaya karar verdik. Bir haftadan fazla bir süredir fazla kullanmadığımız bacaklarımı çalıştırmak için bu güzel bir fırsat oldu.

Sancak bordamızdan esen güçlü rüzgar zaman zaman beni korkuttu. Demirimiz derin suda olmasına rağmen hiç taramayarak bize güzel bir akşam ve gece yaşattı. Rüzgardan rahat edemeyeceğimize karar verdik ve akşam yemeğimizi teknede yapmaya karar verdik. Doğru bir karar vermişiz lümbozları açınca püfür püfür ve uçuşmadan yine en lezzetli yemeklerimizden birini yedik.

Tava ekmeklerimizi almak için yemekten sonra Atakan ben İlhan yine gizli tahta iskeleyi bulmaya çalıştık. Gün battığı ve hava karardığı için kafa fenerleriyle fazlasıyla sığ suda, sazlıkların içindeki iskeleyi bulmak macera niteliğindeydi. Karaya çıktığımızda tava ekmeklerimizin halen piştiğini biraz beklememiz gerektiği öğrendik ve koyu sohbete başladık. Köylüler çok cana yakın insanlardı. Sıcacık gelen harika tava ekmeklerimizden birinin yarısını, tok olmamıza rağmen hemen orada, zeytinyağı kekik ve pulbiber eşliğinde boğduk. İnanılmaz güzel bir anı daha. Tekneye dönüş bambaşka bir macera. Kafa fenerlerimizin ışığına her türlü canlı hücum ediyor. Botumuzun etrafında zıplayan uçuşan balıklar, her türlü börtü böcek. Tam bir macera...

Muhteşem yoğun bir gün harika bir gece ...

0 comments :