22 Ağustos 2013

Göcek tekne gezimiz - Altıncı gün 22.08.2013

Göcekte geçirilecek son gün. Yarın sabah daha gün ağarmadan yola çıkacağız. Marmarise kadar yaklaşık 8 saat yorucu bir yolumuz olacak. O sebepten geceyi; geri dönüş yolumuza en yakın koy olan Göbün'de geçirmek niyetindeyiz. Sabah daha güneş doğmadan hareket eder dar boğazdan çıkıp marmarise rota kurarız. Marmarise varış saatimize göre belki o bölgede bir koyda daha vakit geçirebiliriz.

Boynuz bükünde geçirdiğimiz güzel geceden sonra artık uyanma vakti. Denize atlayarak güne başlamaya o kadar alıştık ki… Bugünden sonra çok arayacağız kesin. Kahvaltıyı 20 dk ötedeki Zeytinli adanın orada yapalım. Oradan hareket edelim Sarsala koyunu görelim. Ve günü Göbün'de bitirelim diye kararlaştırdık. 11:00 de vira demir rota Zeytinli.


Zeytinli'de bir tonoza bağlandık. Alargada kahvaltı yaptık. Dileyenler bir kere daha kendini akdenizin harika sularına bıraktı. Biraz zaman geçirdikten kahvaltılıkları toplardıktan sonra 12:45'te Sarsalaya hareket ettik. Amirim Sarsalanın derin su olduğu ve kolay demir atılamayacağı uyarısını yapmıştı. Bu sebepten kalomayı biraz daha fazla bırakarak kıçtan kara yanaştık. Sarsalanın denizi harikaydı gerçekten. Maalesef plaj için aynı şeyi söylemek güç. Yurdum günübirlikçileri karadan ulaşımı olan bu plajı istila etmişler desek yeridir. Akıllara 300 günübirlikçi adındaki skeç geliyor.

Sarsala'da saati 16:00 ettikten sonra yelken basıp son durağımız Göbüne full arma yelkenle gidelim dedik. Şıkır esen güzel rüzgar bize çok keyfili bir seyir yaşattı. Yelken yapmanın keyfine kendimizi o kadar kaptırmışız ki yanlış koya gittiğimizi bile sonradan fark ettik. Hoş bu duruma üzülmediğimiz gibi sevindik bile, daha fazla yelken yapmak için bir mazeretimiz olmuştu. Yaklaşık bir bucuk saat yelken yaptıktan sonra geze geze Göbün'e geldik. Yelkenleri topladık ve tonoz almak için içeri girdik. Göbün çok küçük sayılabilecek bir koy. Dar boğaza olan yakınlığı dönüş yolu öncesi gecelemek için iyi bir unsur. Elbette bunu düşünen tek biz değildik. Haliyle içeride pek bir yer bulamadık. Kumanyamız henüz tükenmediği için restaurantta da yemek istemiyorduk. Göbünün komşusu olan Merdivenli koyuna gidip burada kıçtan kara geceleyelim diye düşündük. Hem rotadan fazla uzaklaşmış olmazdık hem de daha eğlenceli bir gece olurdu.

Merdivenli koyuna demir attık. İki adet kıç açmazı ile tekneyi sabitledik. Bizim tayfa merdivenli koyundaki merdivenden yukarı köye yürüyüşe yapmak istedi. Elbette birinin teknenin başında kalması gerekiyordu. Özetle ben teknede kaldım :D Kabul ediyorum; akşamüstü sessizliğinde kitap okumak çok keyfiliydi. Bir süre sonra mutlu yüzler tekneye geri döndü. Akşam yemeğine koyulduk.

Güzel bir yemek hazırladık. Yemekten sonra biraz alkol ve oyunlar… Vampir diye bir oyun olduğunu o gece öğrendim. Tek anlamadığım şey kağıt çekiyor olmamıza rağmen neden hep ben vampir oluyordum. Zaten ananasları da hep ben içiyordum. Sanırım ben de bir problem var.

Saat iyice geç oldu artık pılımızı pırtımızı toplamaya başladık. Bu sırada Funda "Beni arı soktu!" diye haykırdı. Gece vakti ne arısı diye geçirdim içimden. Gerçekten de ortalıkta hiç arı yoktu. Herhalde başka bir şey battı diye düşünüyordum. Sonra Fundanın kenara kurusun diye astığı bikinin içinde bir eşek arısı kaldığını ve Funda'nın bikinisini yerinden almak için tutmasıyla birlikte kendisini soktuğunu anladık. Neyseki arı önce bikiniyi soktuğu için iğnesi Funda'nın parmağında çok ilerlememişti. Nazar nazar. Çok ciddi bir şey olmadığı için yine şanslıydık. Öte yandan eşek arısı bikiniyi nasıl sokmuşsa adeta birbirlerine kaynamışlardı. Hayvan henüz ölmemiş ve uçmaya çalışıyordu. Ekin'le birlikte hayvanı bikiniden ayırmak için biraz uğraştığımızı itiraf edebilirim.

Neyse gece bitti ama 2-3 saat sonra kalkıp yola koyulacağız. Bari biz güvertede uyku tulumunda uyuyalım da uyanmak ve yola çıkmak kolay olsun. Teknede son gecemiz de son bulmuş oldu.

Sonraki yazı: Yedinci gün



0 comments :