Sabahları yüzümüzü yıkamak ve yeni güne başlamak için denize
atlamak artık adet oldu. Kendini akdenizin masmavi denizine bırak, yeni güne
zımba gibi başla. 10:38 de vira demir dedik. Rotamız 4mil ilerideki tersane
adasının tersane koyu. Fazla bir yol değil yarım saat. Tuncer her yer değiştirmemizde
olduğu gibi yine oltasıyla görev başında. Neyseki bir şey vurmadı :D Balıklar
denizde güzel. Planımız tersane koyunda kahvaltı yapmak. Yol boyunca eser
miktarda deterjan ve su ile bulaşıkları temizledik. Doğa çok narin ve biz en
ufak bir atık bırakmak istemiyoruz.
Tersane koyunda demir atmak yerine alarga kalmayı tercih
ettik. Boşta duran bir tonoz şamandırasına bağlandık. Fazla rüzgarda olmadığı
için koyun ortasında şamandıra etrafında döner bir vaziyette kaldık.
Mustafanın uyku tulumu biminiye eklenince harika tente
oluyor. Tente de tamam. Kahvaltı ve çaylarda hazır. Deniz doğa zaten yanı
başımızda. Yine harika yine harika…
Bugün rotamız biraz uzunca gün kararmadan Göcek marinaya
bağlanmış olma hedefindeyiz. Kahvaltı faslı bitince öğle saatlerinde biraz daha
kuzeyimizdeki yassıca adalarına gidelim kararı verdik. Oradan da akşamüstü
saatlerinde Göcek’e hareket ederiz.
12:50de tekrar vira demir. Rota Yassıca adaları. Yassıca
adaları bence Göcek’in en güzel ve en ilginç noktası. Küçük beş adet adanın
birbirini çevrelediği harika bir jeolojik nokta. 47 dakikalık bir yolculuğun ardından
bulduğumuz boş bir tonoza kıçtan kara yaparak bağlandık. Akşama kadar burada
vakit geçirdik. Bol yüzmece, biraz botla dolaşmaca, kitap okumaca, şekelerme
yapmaca; kesinlikle çok zor bir hayat. Tuncer bir önceki gece saatlerce emek
verip tuttuğu karagözleri pişirdi. Tatilin başından beri dolapta dolanıp
yenmeyi bekleyen salatarlar da balıklara eşlik etti. Harika bir öğle yemeği
oldu :D
Yine zaman akıp gitti. Saat 17:43 oldu. Hareket vakti geldi.
Bu sefer rota Göcek belediye marina. İlhanın tembih ettiği gibi Belediye
marinanın kordon tarafına bağlanmak hedefindeyiz. İstemeye istemeye çözüldük ve
yola çıktı. Önce turmepaya gidip tankları boşalttırmamız lazım. Dolu tanklarla
pek hoş bir halde değiliz. Turmepanın yerini bulmak pek kolay olmadı. Göcek limanı
çok sayıda marinaya ev sahipliği yapıyor bu kalabalıkta turmepanın yerini
bulmakta zorlandık. Biz orası mı burası mı diye anlamaya çalışırken, kardinal
şamandıralarından birine bağlanmış bir balıkçı dikkatimizi çekti. Yanına
yaklaşıp “Rastgele! Turmepanın yerinin biliyor musun?” diye sordum. Yanıt basit
ama faydalıydı “Şu tarafta!”. Hani yoldan geçen birine sormak gibi oldu. Ufak bir tebessüm ile bize işaret edilen yöne
doğru dümen bastık. Turmepayı bulduk. Tank boşaltma işlemini tamamladık. Sırada
belediye marinaya bağlanıp alışveriş ve temizlik yapmak var.
Turmepadan ayrıldıktan sonra yine orası mı burası mı diye
debelenmeye başladık. Neyseki ikinci hamlede Belediye marinaya bağlanabildik.
Amirimin tembihlediği gibi kordona bağlandık. Artık güneş neredeyse tamamen
batmıştı. Kızlar aşağıyı, ben ve ekin yukarıyı temizlerken; Mustafa ve Tuncer
de eksiklerimiz için alışverişe gittiler. Hızlı bir organizasyon ile ortalığı
toparladık. Kızlar duşa gittiler ardından alışveriş ve yerleştirme işlerini tamamladıktan sonra bizler içinde duş zamanı
geldi. Sanki aylardır şakır şakır akan bir duş görmemişim gibi hissediyordum
kendimi. Şampuanlanmayı ne kadar özlediğimi anlamam çok vakit almadı. :D
Midye dolma yemek zaten aklımızdaydı. Amirimin tembihlediği
gibi Midyeci Ömer’in oğlu Civan’ı aradık. Yemek beklediğimiz restaurant’a kadar
geldi dolmalar. Tadına doymadığımız gibi midyecinin parasını almadan gitmesi de
gecenin en şaşkınlık veren olaylarından biri oldu. Telefonla arayıp “Civan olm
paranı almadan niye gittin?” diye sorduğumda “Abi senin canın sağolsun! Afiyet
olsun. Tekrar geldiğinizde halleşiriz” şeklinde verdiği cevapla bir kere daha
dumur oldum. Demek ki bir gelen bir daha kesin geliyor. Eeee Civan’ı
kıramayacağımıza göre tekrar Göcek’ e geleceğiz; ne yapacağız mecburrr. :D
Yemeklerde yendi karınlarda doydu. Biraz bir yürüyüşün
ardından tekneye döndük. Az bucuk muhabbet, birer bira ve uyku. Bir gün daha
bitti.
Sonraki yazı: Beşinci gün
0 comments :
Yorum Gönder