20 Ağustos 2013

Göcek tekne gezimiz - Dördüncü gün 20.08.2013


Sabahları yüzümüzü yıkamak ve yeni güne başlamak için denize atlamak artık adet oldu. Kendini akdenizin masmavi denizine bırak, yeni güne zımba gibi başla. 10:38 de vira demir dedik. Rotamız 4mil ilerideki tersane adasının tersane koyu. Fazla bir yol değil yarım saat. Tuncer her yer değiştirmemizde olduğu gibi yine oltasıyla görev başında. Neyseki bir şey vurmadı :D Balıklar denizde güzel. Planımız tersane koyunda kahvaltı yapmak. Yol boyunca eser miktarda deterjan ve su ile bulaşıkları temizledik. Doğa çok narin ve biz en ufak bir atık bırakmak istemiyoruz.

Tersane koyunda demir atmak yerine alarga kalmayı tercih ettik. Boşta duran bir tonoz şamandırasına bağlandık. Fazla rüzgarda olmadığı için koyun ortasında şamandıra etrafında döner bir vaziyette kaldık.

Mustafanın uyku tulumu biminiye eklenince harika tente oluyor. Tente de tamam. Kahvaltı ve çaylarda hazır. Deniz doğa zaten yanı başımızda. Yine harika yine harika…

Bugün rotamız biraz uzunca gün kararmadan Göcek marinaya bağlanmış olma hedefindeyiz. Kahvaltı faslı bitince öğle saatlerinde biraz daha kuzeyimizdeki yassıca adalarına gidelim kararı verdik. Oradan da akşamüstü saatlerinde Göcek’e hareket ederiz.


12:50de tekrar vira demir. Rota Yassıca adaları. Yassıca adaları bence Göcek’in en güzel ve en ilginç noktası. Küçük beş adet adanın birbirini çevrelediği harika bir jeolojik nokta. 47 dakikalık bir yolculuğun ardından bulduğumuz boş bir tonoza kıçtan kara yaparak bağlandık. Akşama kadar burada vakit geçirdik. Bol yüzmece, biraz botla dolaşmaca, kitap okumaca, şekelerme yapmaca; kesinlikle çok zor bir hayat. Tuncer bir önceki gece saatlerce emek verip tuttuğu karagözleri pişirdi. Tatilin başından beri dolapta dolanıp yenmeyi bekleyen salatarlar da balıklara eşlik etti. Harika bir öğle yemeği oldu :D

Yine zaman akıp gitti. Saat 17:43 oldu. Hareket vakti geldi. Bu sefer rota Göcek belediye marina. İlhanın tembih ettiği gibi Belediye marinanın kordon tarafına bağlanmak hedefindeyiz. İstemeye istemeye çözüldük ve yola çıktı. Önce turmepaya gidip tankları boşalttırmamız lazım. Dolu tanklarla pek hoş bir halde değiliz. Turmepanın yerini bulmak pek kolay olmadı. Göcek limanı çok sayıda marinaya ev sahipliği yapıyor bu kalabalıkta turmepanın yerini bulmakta zorlandık. Biz orası mı burası mı diye anlamaya çalışırken, kardinal şamandıralarından birine bağlanmış bir balıkçı dikkatimizi çekti. Yanına yaklaşıp “Rastgele! Turmepanın yerinin biliyor musun?” diye sordum. Yanıt basit ama faydalıydı “Şu tarafta!”. Hani yoldan geçen birine sormak gibi oldu.  Ufak bir tebessüm ile bize işaret edilen yöne doğru dümen bastık. Turmepayı bulduk. Tank boşaltma işlemini tamamladık. Sırada belediye marinaya bağlanıp alışveriş ve temizlik yapmak var.

Turmepadan ayrıldıktan sonra yine orası mı burası mı diye debelenmeye başladık. Neyseki ikinci hamlede Belediye marinaya bağlanabildik. Amirimin tembihlediği gibi kordona bağlandık. Artık güneş neredeyse tamamen batmıştı. Kızlar aşağıyı, ben ve ekin yukarıyı temizlerken; Mustafa ve Tuncer de eksiklerimiz için alışverişe gittiler. Hızlı bir organizasyon ile ortalığı toparladık. Kızlar duşa gittiler ardından alışveriş ve yerleştirme işlerini  tamamladıktan sonra bizler içinde duş zamanı geldi. Sanki aylardır şakır şakır akan bir duş görmemişim gibi hissediyordum kendimi. Şampuanlanmayı ne kadar özlediğimi anlamam çok vakit almadı. :D

Midye dolma yemek zaten aklımızdaydı. Amirimin tembihlediği gibi Midyeci Ömer’in oğlu Civan’ı aradık. Yemek beklediğimiz restaurant’a kadar geldi dolmalar. Tadına doymadığımız gibi midyecinin parasını almadan gitmesi de gecenin en şaşkınlık veren olaylarından biri oldu. Telefonla arayıp “Civan olm paranı almadan niye gittin?” diye sorduğumda “Abi senin canın sağolsun! Afiyet olsun. Tekrar geldiğinizde halleşiriz” şeklinde verdiği cevapla bir kere daha dumur oldum. Demek ki bir gelen bir daha kesin geliyor. Eeee Civan’ı kıramayacağımıza göre tekrar Göcek’ e geleceğiz; ne yapacağız mecburrr. :D

Yemeklerde yendi karınlarda doydu. Biraz bir yürüyüşün ardından tekneye döndük. Az bucuk muhabbet, birer bira ve uyku. Bir gün daha bitti.

Sonraki yazı: Beşinci gün

0 comments :